Tarayıcınızda JavaScript özelliği kapalıdır!
 

ADLİ MAKAMLAR OLAYA TEPKİYİ DİLE GETİREN GENÇ ÖNCÜ BİLDİRİSİNE DEĞİL, MHP VE ÜGD GİBİ FAŞİST ÖRGÜTLER HAKKINDA DAVA AÇMALIDIRLAR

GENÇ ÖNCÜ Genel Merkezi, faşist katillerce düzenlenen katliamdan sonra, olaya tepkiyi yurt çapına yaymak için "BAĞIMSIZLIK DEMOKRASİ: SOSYALİZM MÜCADELESİNİN YİĞİT SAVAŞÇILARI FAŞİST KATİLLERCE ELLERİ BAĞLANARAK VE BAYILTILARAK KALLEŞÇE KATLEDİLDİLER" başlıklı bir bildiri yayınladı. Genç Öncü bildirileri yurt çapında dağıtılmaya başlandı. Bildirinin yaygın dağıtımı, olaya duyulan tepkinin daha da artmasına neden oldu. Bildiride olayın MHP Genel Merkezi'nin bulunduğu ve faşistlerin yoğun olarak örgütlendikleri yerde meydana gelmesinin bir tesadüf olmadığı, meydana gelen hemen tüm olaylarda MHP ve ÜGD'nin parmağı bulunduğu ve MHP ve ÜGD gibi tüm faşist örgütlere karşı toplumun büyük bir kesitinde oluşan tepkiyi dile getiren bildiri adli makamların anti-demokratik baskı girişimlerine maruz kaldı.

Bildiri hakkında bir siyasi partinin aleyhinde çalışmak iddiası ile soruşturma açıldı. Baskılar bununla kalmadı. Afyon Savcılığı bildiri hakkında toplatma kararı verdi. Afyon Şube basıldı ve bildirilere el konuldu. Arkasından Afyon Savcılığının aldığı karar bahane edilerek diğer Genç öncü şubelerine baskınlar düzenlenmeye başlandı.

Amasya, Muğla, Diyarbakır Şube binaları basıldı ve henüz dağıtılmamış belli miktardaki bildiriler götürüldü. Afyon Savcılığının hiç bir yasal dayanağı olmayan toplatma kararının çok kısa bir süre içinde Türkiye çapında yankısını bulması ve Şube binalarının basılmasına gerekçe yapılması iktidarın katliama duyulan tepkinin büyümesinden duyduğu korkuyu açıkça gözler önüne seriyordu. Şube binalarının basılması yanında Bursa, İstanbul ve Zonguldak’ta polis bildiri dağıtımını engelledi ve dağıtılmamış bildirilere el koydu. Amacın bildiri dağıtımını engellemek ve şubeler üzerinde baskı kurmak olduğu adli makamlarca yapılanın yalnızca Afyon Savcılığının aldığı kararı uygulamak ve ayrıca kendilerinin bir soruşturma açma ihtiyacını duymamalarında gözleniyordu. Diyarbakır'da ise adli makamlarca Afyon Savcılığının aldığı karar ulaşmamış olacak ki Şube binasını darmadağın eden emniyet görevlileri bildiri hakkında İstanbul Savcılığınca toplatma kararı verildiğini ileri sürüyorlardı. İstanbul Savcılığının ise böyle bir toplatma kararı yoktu.

Diyarbakır Şube yetkilileri emniyet görevlilerinin bu anti-demokratik uygulamaları üzerine Cumhuriyet Savcılığına bir şikâyet dilekçesi vererek, uygulamayı gerçekleştirenler hakkında soruşturma açılmasını istediler.

Diyarbakır Şubesini basan polisler daha da ileri gittiler ve Genç Öncü Dergisinin 5. sayısına da el koydular. Bu uygulamaya dayanak olarak ise Ankara Sulh Ceza Mahkemesi'nce 5. sayı hakkında toplatma kararı iddiasını öne sürdüler.

Faşizme karşı olduğunu ileri süren ve sağ terör örgütlerinin üzerine gideceğini söyleyen iktidarın MHP ve ÜGD gibi kimlikleri ve terör olayları arkasındaki elleri açıkça ortaya çıkmış faşist örgütlerin kapatılmasını isteyen bildirinin dağıtımına karşı böylesi bir baskı girişiminde bulunması düşündürücüdür. Bu baskı girişimlerinin MHP ve diğer faşist örgütler hakkında açılan davaların üstüne bizzat iktidarca sünger çekme çabalarının yoğunlaştığı bir dönemde meydana gelmiş olması ise dikkat çekicidir.

Ancak ilerici, demokrat kişi ve örgütlerin elleri faşist örgütlerin yakasındadır. Faşist kişi ve örgütlerin aklanmasına izin verilmeyecektir.

Genç Öncü, Aylık Siyasi Gençlik Dergisi, Sayı 6, Kasım 1978, s. 14-15