Tarayıcınızda JavaScript özelliği kapalıdır!
 

ÖLÜLERİMİZDEN BİLE KORKUYORLAR

8 Ekim gecesi profesyonel faşist katillerce alçakça öldürülen arkadaşlarımızın daha vücutları soğumadan, bütün demokrat kamuoyu katliam kadar iğrenç bir olaya tanık oldu. CHP hükümeti, evlatlarının acılarıyla ve faşistlere olan nefretleriyle iliklerine kadar dolu olan ailelerin ve TİP ile GENÇ ÖNCÜ yöneticilerinin karşısına mevcut bütün yasal hakları ve insani ilkeleri çiğneyen tutumuyla karşı çıkıyordu. Acılı ailelere el altından çeşitli yollarla baskılarla gözdağı veriliyordu. Hem de ne adına: Faşizmle mücadele adına! Faşizmin geriletilebilmesinin tek yolunun aktif kitle mücadelesi olduğu gerçeği görmek istemeyenlerin kör gözlerine bile her geçen gün biraz daha batmaktayken; faşistlerin, saldırılarını şuan için kuvvetli oldukları silahlı mücadele alanına çekmek amacıyla da yoğunlaştırdıkları bilinmekteyken; faşizmle her uzlaşma çabasının faşizmin güçlenmesine yaradığı gün gibi açıkken ve son olarak geçtiğimiz ay "Davadan döneni vurun" emri ile öldürüldüğü kuvvetle muhtemel olan MHP İstanbul İl Başkanı ve oğlunun cenaze töreninde MHP'nin İstanbul'da faşist terör estirmesi için gereken bütün "kolaylıklar" sağlanmışken, 6 arkadaşımızın cenaze törenlerini engellemek de neyin nesi oluyordu? Yoksa CHP'nin ünlü tarafsızlığı böyle mi tecelli ediyordu?

TİP ve GENÇ ÖNCÜ yöneticileri sınıf düşmanlarına karşı koydukları uzlaşmaz ve kararlı tutumlarını bir kez daha gösterdiler. Bağımsızlık – Demokrasi - Sosyalizm mücadelesinin yiğit şehitlerinin onurlu anılarına uygun bir tören mutlaka yapılacaktı. Her türlü kaypak, uzlaşmacı, keyfi ve anti demokratik tavırla sonuna kadar mücadele edilerek engeller teker teker aşıldı… Ve Tandoğan alanına 10 binlerce anti-faşist toplandı. Yoldaşlarımız kitlelerin bağrına gömüldüler.

Ankara'daki törenin ardından Salih Gevenci'nin mücadele arkadaşları otobüslerle Çorum'a hareket ettiler.

Ankara'daki törenin engellenememesi üzerine bu törendeki 10 binlerin kararlı anti-faşist tavrından ürkenler ne pahasına olursa olsun şehitlerimizin halka mal olmasını engellemek, sıradan cenaze törenleriyle sessiz sedasız gömülmesini sağlamak için ellerinden geleni yapma kararı almışlardı. Nitekim otobüsler akşam 20.30 sırasında kente 4 km kala polis tarafından durdurulduğunda, yetkililerden birisi "olayı duyduklarından beri toplantı halinde olduklarını ve durumu nasıl çözümleyeceklerini düşündüklerini” söylüyordu. "Çözüm" de hemen ardından bildirildi. Cenaze akşamın o saatinde gömülecek ve gelenler "sessizce" geri döneceklerdi. Her türlü yasanın dışında olan bu tavra karşı duruldu. Ve cenaze hastane morguna kaldırıldı. Polisin cenazeyi kaçırma olasılığı göz önüne alınarak Salih' in Partili yoldaşları sabaha kadar nöbet tuttu.

Sabahla birlikte, TİP Çorum İl Binası önünde okullardan, işyerlerinden akan bir kalabalık toplanmaya başladı. Caddeye yazı yazan militanları izleyen kalabalık üzerine, hızla gelen ve apansızın ortaya çıkan bir sivil polis arabası, cenaze törenini yaptırmamak için tasarlanan provokasyonun boyutlarını gösterdi. Arabanın içinden silah ve metal cop çekerek fırlayan iki sivil polisin olay çıkartarak töreni engelleme çabaları TİP’liler ve GENÇ ÖNCÜ'lüler tarafından kararlılıkla boşa çıkartıldı ve caddede kısa bir gösteri yapıldı. Provokasyona düşürülemiyecekleri ölçüde kararlı ve bilinçli bir kalabalığı karşısında bulanlar uzaklaşmak zorunda kaldı.

Daha sonra polisin güzergâhı değiştirme çabalarına karşılık alanda toplanıldı ve çeşitli kitle örgütlerinden yapılan katılımlar ve çevredeki halkın sıcak ilgisi ve katılmasıyla toplanan 2500-3000 kişilik bir topluluk Salih Gevenci’ye karşı son görevlerini anti-faşist mücadeleye olan bağlılık ve kararlılıklarını belirterek yerine getirdi. Törende GENÇ ÖNCÜ Genel Sekreteri Ümit Buğdaycı bir konuşma yaptı.

Bundan sonra topluluk, "faşistlerin bölgesi" olarak bilinen caddeden "örgütlü birleşik güç"ün gür sesini yankılatarak yürüdü.

Salih Gevenci artık Çorum'da yatıyor. Diğer yoldaşlarımızda olduğu gibi onun da son mücadelesi, uğrunda canını verdiği kavgasında son kez bayrak gibi dalgalanmak oldu. Ölüsü bile burjuvaziyi korkuttu. Anısı bile, kitlelerin örgütlü birleşik gücünün toplanmasına yardımcı oldu. Şimdi al bir bayrak olarak Çorum'da dalgalanıyor, diğer şehitlerimiz gibi. Bağımsızlık - Demokrasi - Sosyalizm mücadelesinin bayrağını güçlü bileklerimizde kavradık - kavrıyoruz. Bayrağı yere hiç düşmeyecek, Faşizm ezilecek. Zafer sosyalizmin olacak!

Genç Öncü, Aylık Siyasi Gençlik Dergisi, Sayı 6, Kasım 1978, s. 10