Korkudalar,
bir ölünün etleri gibi
çürümeye başlayınca
bu elli yıllık gemi,
saldırdılar.
Pamuğu ipliğe
demiri çeliğe
unu ekmeğe
dönüştüren elleri birleştirip
ve namuslu sevmeyi
ve birlikte gülmeyi
ve de balyoz gibi
tepelerine inmeyi öğretince insanlara,
öğretince beraber düşünmeyi tutsaklığa karşı,
karanlığa,
namluya sürüp canını direnmeyi.
Bir gece, körkaranlıkta
susturmak istediler sizi
kurşunladılar gövdelerinizi.
Toprak gibi
yedi yerinden yarıp kalbimizi
tam ortasına gömdük sizi.
Elimiz elleriniz, gözümüz gözleriniz
ve yüreğimiz yüreğimizdir şimdi.
Bağışlamak yok artık
yanlış rota verdi gemisine
karanlığa kaptanları.
Çarklar geri döndürülemez.
Öyle bir nehiriz ki biz
Dalgalarımız kayalara vura vura
Dalgalarımız geçmiş günleri sora sora
Parçalayacak bu leş kokan gemiyi
Göreceksiniz kalbimizdeki yerinizden
denize vardığımızda yüzen leşleri.
Şimdi bir türküsünüz
dilimizde kardeşlerim.
koskoca kavgaları içinde tarihin
ufacık bir an olan yaşamınız.
En namuslu yaşamanın,
en onurlu kavganın
en içten türküsü ülkemizin
HASAN TANER
Genç Öncü, Aylık Siyasi Gençlik Dergisi, Sayı 6, Kasım 1978, s. 11
0 YARINI YAŞAMAK İÇİN ÖLDÜ
Özgürlüğe adanmış kan
top top çiçektir solmayan
Hesap kalır mı sorulmayan
günler gösterir Efraim...
Penceresine en yakınıydım dünyanın
gözlemeye söylemeye
inandıklarım uğruna
en yakındım yaşımla başımla
yürümeye de ölmeye de...
Sen gelişmemişsen de
kasketinin altında
tulumlarının içinde
şarjöre hazır mermi olmadıysan da
o gün.
Kitaplara sürülen kanı
İşkence masalarını darağaçlarını
Ve yüreklerimizi gördün
hepsi dinç, sana sevdalı
Ölüme korkusuz uzattığımız
başımızın yolunda
kanımızla yazılmış bu kavganın
Nedenini-gereğini
Zorluğunu-zorunluluğunu
öğrettik sana.
Sakla yüreğimize hasretini
Sakla yüreğinde
Kavra bu mermileri
hazırla
Karanlıklarına günün...
MUHLİS ERCİYES
Genç Öncü Bursa Şubesi Üyesi
Genç Öncü, Aylık Siyasi Gençlik Dergisi, Sayı 6, Kasım 1978, s. 12